Yönetmen sandalyesinde daha sonra The Amazing Spider-Man'inde yönetmenliğini yapacak olan Marc Webb'i görüyoruz. Kullandığı kostümler, mekanlar, müzikler gerçekten içinizi ısıtacak. Hatta sizlerle filmde çalan o özenle seçilmiş, içinize işleyecek parçaları da paylaşmak isterim. Filmin hikayesi ise bir o kadar güzel ve hüzünlü. Hikayeyi kronolojik olarak değil farklı farklı günlerden izliyorsunuz. Bu biraz kafa karıştırıcı olsa da tamamen farklı bir bakış açısı getiriyor. Film klasik romantik komedilerin tamamen dışına çıkıyor ve alışılmadık bir sonla bitiyor.
Baş rollerde Joseph Gordon-Levitt ve Zooey Deschanel var. Ayrı ayrı çok iyi oyuncular olmakla beraber aralarındaki muhteşem uyum bunu ikiye katlıyor. Ama oyunculukları karşılaştıracak olursam Joseph Zooey'den bir adım önde. Belki de karakterleri gereği böyle düşünüyorum. Tom (Joseph) daha enerjik, insana yaşam enerjisi veren aşık ve aptal bir karakter, Summer (Zooey) sert ve kendi mantık çerçevesinden çıkmayan bir karakter. Belki de karakterlerin böylesine zıt olması birbirini dengeliyor ve filmi daha çok sevdiriyor.
Ama gelin görün ki mükemmel bir film diyemem. Her şey iyi güzel ama karakterlerin yaşadıkları onca şeyden sonra (şu an spoiler vermeyeyim diye yırtınıyorum) yeterince iyi bir şekilde bağlanmıyor senaryo. Tom nefretini dökemiyor ve izleyenler olarak bizde mutsuz oluyoruz bu durama hem de Summer'dan nefret ediyoruz. Filmin sonu ise klişe bir sonla bitiyor ve galiba bende kendimi orada kaybettim.
Tüm dediklerimi bir cümlede özetlemem gerekirse 'romantik komedilerin dışına çıkmayı başarıyor ve izlemenizi tavsiye ederim'.
Not: Bu uzun yazıyı okuduğunuz için teşekkürler. Diğer filmler hakkında blog yazanların dışına çıkmış olmayı diliyorum. Size filmin konusunu uzun uzun anlatıp, spoiler vererek eleştiri yazdığımı sanmak yerine gerçekten filmin analizi ve eleştirisini yapmaya çalıştım. Tekrardan okuduğunuz için teşekkürler...
Dinlemelisiniz: