1 Eylül 2014 Pazartesi

Days of Summer (Aşkın 500 Günü)



Sizlerle eleştirimi paylaşacağım ilk film üzerinde çok düşündüm. Vee Days of Summer'da karar kıldım. Romantik bir filmle açılış yaparak çok büyük bir riske giriyorum bence ve hatta hemen kız olduğum kanısına da varmış olabilirsiniz. Ama inanın kızım ama filmi seçme sebebim bu film hakkında yazılacak çok şey olması ve romantik filmlere başka bir pencere açması. Imdb'de puanın da açıkçası daha yüksek olmasını beklerdim. Uzatmadan eleştirime geçiriyorum.


Yönetmen sandalyesinde daha sonra The Amazing Spider-Man'inde yönetmenliğini yapacak olan Marc Webb'i görüyoruz. Kullandığı kostümler, mekanlar, müzikler gerçekten içinizi ısıtacak. Hatta sizlerle filmde çalan o özenle seçilmiş, içinize işleyecek parçaları da paylaşmak isterim. Filmin hikayesi ise bir o kadar güzel ve hüzünlü. Hikayeyi kronolojik olarak değil farklı farklı günlerden izliyorsunuz. Bu biraz kafa karıştırıcı olsa da tamamen farklı bir bakış açısı getiriyor. Film klasik romantik komedilerin tamamen dışına çıkıyor ve alışılmadık bir sonla bitiyor.
Baş rollerde Joseph Gordon-Levitt ve Zooey Deschanel var. Ayrı ayrı çok iyi oyuncular olmakla beraber aralarındaki muhteşem uyum bunu ikiye katlıyor. Ama oyunculukları karşılaştıracak olursam Joseph Zooey'den bir adım önde. Belki de karakterleri gereği böyle düşünüyorum. Tom (Joseph) daha enerjik, insana yaşam enerjisi veren aşık ve aptal bir karakter, Summer (Zooey) sert ve kendi mantık çerçevesinden çıkmayan bir karakter. Belki de karakterlerin böylesine zıt olması birbirini dengeliyor ve filmi daha çok sevdiriyor.
Ama gelin görün ki mükemmel bir film diyemem. Her şey iyi güzel ama karakterlerin yaşadıkları onca şeyden sonra (şu an spoiler vermeyeyim diye yırtınıyorum) yeterince iyi bir şekilde bağlanmıyor senaryo. Tom nefretini dökemiyor ve izleyenler olarak bizde mutsuz oluyoruz bu durama hem de Summer'dan nefret ediyoruz. Filmin sonu ise klişe bir sonla bitiyor ve galiba bende kendimi orada kaybettim.
Tüm dediklerimi bir cümlede özetlemem gerekirse 'romantik komedilerin dışına çıkmayı başarıyor ve izlemenizi tavsiye ederim'.

Not: Bu uzun yazıyı okuduğunuz için teşekkürler. Diğer filmler hakkında blog yazanların dışına çıkmış olmayı diliyorum. Size filmin konusunu uzun uzun anlatıp, spoiler vererek eleştiri yazdığımı sanmak yerine gerçekten filmin analizi ve eleştirisini yapmaya çalıştım. Tekrardan okuduğunuz için teşekkürler...

Dinlemelisiniz:





26 Ağustos 2014 Salı

Zor

Blogumu açıp artık film eleştirileri yazacağımı karar verdiğimde bunu çok kolay olacağını düşünmüştüm. Açarım bilgisayarı sevdiğim filmlerle başlar arada beğenmediklerimden de bahseder kolay olur gibi gelmişti ama hiç öyle olmadı. Hangi filmi yazsam, nerden başlasam diye düşünerek baya bir vakit geçiyormuş.Ayrıca film eleştirisi de yazmak çok zormuş. Çok fazla eleştiri okuyan bir insanımdır. Karşıma örnekleri alıyorum onlara benzemesin sadece kendim yazayım istiyorum, olmuyor. İlla ki aklımda oradan kalanlardan da bir şeyler sıkıştırıyorum. Ama az çok bir film nasıl çözümlenir öğrendim. Yönetmen, oyuncular, konu, mekanlar, kostümler, müzikler... 
Vee spoiler vermemek de en zoru bence bazen sonunu yazamadığım için içim içimi kemiriyor. Olmadı bazen kocaman harflerle spoiler yazarak en azından izlemiş okuyucularımla fikrimi paylaşırım.

20 Ağustos 2014 Çarşamba

Yeniden..


Nası başlasam pek bir fikrim yok ama şunun için yazıyorum ki bir aralar blog yazıyordum vee yayınladığım her şeyi sildim neden pek bilmiyorum. Galiba ne yazacağım hakkında pek bir fikrim yoktu ama artık sadece filmler ve diziler hakkında yazacağım. Tabi sadece onlar değil oyuncular ve müzik hakkında da yazacağım. Sizlerle düşüncelerimi paylaşmanın güzel olacağını düşünüyorum. Umarım bundan sonra ki paylaşımlarını beğenirsiniz.